15 Ekim 2007 Pazartesi

Basın ve internette; Tuğrul Selçuk


Hürriyet -Doğan Hızlan -30 Kasım 2007

LÜTFİ KIRDAR Kongre ve Sergi Sarayı’nın altındaki Rumeli Salonu’nda Çağdaş Sanat Fuarı (Contemporary İstanbul) açıldı.

Ali Güreli’nin yönetim kurulu başkanlığını, Orhan Taner’in direktörlüğünü üstlendiği Contemporary İstanbul’da, dünyanın dört bir yanından 76 galeri ve 375 sanatçı tarafından üretilmiş 2 bine yakın resim, heykel, fotoğraf, video art ve dijital eserler sergileniyor.
Contemporary İstanbul’un sloganı şu:

"Görmeyi Beklemediğiniz Her Şey."

STANDLARI gezerken, birçok resmi, heykeli beğenebilir, onları koleksiyonlarınıza katabilirsiniz.

Fuarların işlevi, koleksiyonculara ya da koleksiyona başlamak isteyenlere bir seçim imkánı sunmalarıdır.

Birçok resmi, birçok heykeli gördüm, onların içinde bir teki beni çok etkiledi:

Tuğrul Selçuk’un yaptığı, dikenli demir tellerden yapılmış bir kitap, aynı tellerden yapılmış bir iskemle.
*Basındaki diğer yorumları görmek için lütfen DEVAM yazısını tıklayınız.


Ben çok çağrışımlı sanat yapıtlarından çok etkilenirim.

Bu kitap, bu iskemle, yazmanın getirdiği belaları, sıkıntıları, o kadar iyi temsil ediyor ki, ciltlerce kitaptan daha vurucu.

Yazmanın demokrasi olmayan, diktatörlerle yönetilen ülkelerde, dikenli teller arasına yazarları sürüklediğini bilmeyen var mı?

Ama hiçbirimiz her zaman bunu anımsamıyoruz. İşte Tuğrul Selçuk, sanatın anımsatıcı, unutturmayan işlevini gerçekleştirmiş.

Ben bir kütüphanenin, bir basın kuruluşunun, bir televizyonun önüne, girişine bunun konulmasını isterim, ya da siyasetçilerin çok geçtiği, görebilecekleri bir yere... En azından bazı olayların unutulmaması için.



Basinda ve internette çıkan yazıların linklerini görebilmek için lütfen devamı tıklayınız.

www.sabah.com.tr/2007/07/26/gny/haber,E34EBFB02505419FA97DB018C476EB9D.html
www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=20017
www.milliyet.com/2006/09/13/cumartesi/cum06.html
www.tog.org.tr/abs/templates/sayfa.asp?articleid=1074&zoneid=57
http://www.gastronomi.com.tr/devam~haber~bodrum_u_kuşbakışı_seyretmek_için_mövenpick_resort_bodrum~haberID~4352.htm

http://www.alicolak.com/?islem=koseyazilari&islem2=yazi&id=184
http://www.idgsa80.org/content/view/274/37/
http://www.milliyet.com.tr/2003/01/03/sanat/san06.html
http://www.portorama.net/
http://www.kulturbilinci.org/icerikDetay.asp?type=1&id=34
http://www.npr.com.tr/en/referanslar.asp?r_id=4
http://www.tumgazeteler.com/haberleri/hayat-agaci/
http://www.turkishdailynews.com.tr/archives.php?id=37630
http://www.sculpture.org/documents/scmag04/may04/webspecials/platt_istanbul.shtml
http://ec.europa.eu/commission_barroso/verheugen/gallery/p_turkey_en.htm

http://www.evdose.com/tur/mekan/mek0008.htmlhttp://benimkucukmutfagim.blogspot.com/2006/09/dondurma-tadnda-gnler.html

4 yorum:

balık dedi ki...

Kutsalı okumanın meşakkatine mi bakmalı?
Ama kutsalı okumanın zorluğunu mu sevmeli?
Okumanın keyfiyetinin ötesinde yazının ne zor iş olduğunu mu bilmeli?
Kutsalı mı sorgulamalı?
Oturma eyleminin tüm kitaplarla olan hırçın ilişkisine mi değinmeli?
Efendilerin köleleştiğini umma bencilliğine mi bakmalı?
Serzenişte bulunmadan müşkülün üzerine mi gitmeli?
Yoksa, sanatçı Tuğrul Selçuk'u yalnız mı bırakmalı?
Ama, hayır. Tuğrul Selçuk artık yalnız kalamayacak kadar evrenseldir.

görgülü dedi ki...

Bu eser gercekten contamporary için bir baş yapıttır. Hepbirlikte yapmaya çalıştığımız sosyal sorumluluk projemiz "Dergimiz" için orada bulunurken izleyebilme olanağını buldum. 4 gün boyunca belleğimizde pek çok şey kayıt halindeydi. Aşağıda, yukarıda her galerinin önünde çeşitli zaman dilimlerinde durdum izledim ve bir sonuca vardım. Yuzlerce insan gezerken bir tek bu eserin önünde uzun uzun yorumlar yaptı. Kimi dinler arası savaşı anımsadı, kimi orada yazılanların eleştirildiğini düşündü. Kimi şaşırdı, kimi düşündü, kimi üzüldü, kimi elini sürüp canını yakmak istedi. Kimi çok cesaret isteyen bir iş olduğunu söyledi.Kimi "doğrumu anlıyorum" diye sorguladı. Çok kişi fotoğrafını çekebilmek için izin aldı. Doğan Hızlan köşesinde yalnızca bu eserden bahsetti. Kültür bakanı özellikle bunu izlemek üzere geldi. Bizler yukarda karşılaştığımız arkadaşlarımıza, hocalarımıza röperimizi verirken "aşağıda 'Kutsal Kitap'ın oradayız" dedik.
İzledim uzun süre ve her seye rağmen kayıt altına almak adına hep yazmalı dedim ve burada yazıyorum.
İçinde bulunduğumuz toplumda aslında yazmanında okumanında ne derece meşakkatli ve can yakıcı olduğunu düşündüm. Sevgi sözcukleri dolu olan kutsal kitapların bile yorumlanıp aktarılışında hep dikenli teller acılar yok mu? Sadece kitaptaki satırlar değil artık oturup okuyana da yazana da bu acı davetiye var diye dusunuyorum.İçim sızlıyor...

Adsız dedi ki...

seni seviyoruz

Adsız dedi ki...

deneme